Allah 1400 sene önce peygamberine indirdiği Kur’an’da hiçbir şeyin eksik bırakılmadığını[1], her şeyin apaçık, ayrıntılı bir şekilde anlatıldığını[2] ve ayetlerin düşünenler için kolaylaştırıldığını[3] bildiriyor. Buna rağmen günümüz 21.Yüzyıl dünyasında insanların büyük bir çoğunluğu, Kur’an’ın dini anlamak için yetersiz olduğunu iddia ediyor.
Bunu iddia eden arkadaşları incelediğimiz zaman bunların günde beş vakit namaz kılan insanlar olduklarını gözlemliyoruz. Zannedersem bu arkadaşlar günde beş vakit kıldıkları namazlardaki Sübhanerabbiye’l-azîm ve Sübhanerabbiye’l-a’lâ sözlerinin ne anlama geldiğini bilmiyorlar… Anlamı “Ey rabbim, Sen her türlü eksiklikten, kusurdan, noksanlıktan uzaksın” demek…
Buna göre sorulması gereken soru şudur: Allah’ın nesi eksiktir ki, indirdiği kitabı da eksik olsun? O her türlü eksiklikten/noksanlıktan münezzeh/uzak olan değil mi[4]? …
Ama demek ki Allah’ın kadrini yeteri kadar bilemeyen[5] bu insanlara göre Allah kitabında her şeyi açıklamaktan aciz ve bunlarda Allah’ın dinini ondan daha iyi bilen, anlatan, öğreten ve Allah’ın eksik bıraktığı işi tamamlayacak olan ilahi varlıklar olmalılar ki bunu iddia edebiliyorlar… Demek ki bunlar Allah’ın dinini açıklamak için indirdiği Kur’an’ı beğenmeyip, ondan daha iyisini yazabileceklerini iddia eden ve kendilerini Allah’tan daha üstün gören varlıklar.
Öyle ki atalarının ve şeyhlerinin kendi elleriyle yazdıkları kitapları da zaten din kabul etmişler… Dini öğrenmek ve anlamak için Kur’an yerine atalarını üzerinde buldukları Kur’an dışı ciltler dolusu[6] tabular[7] ve dogmalarla[8] din diye amel etmeyi seçmişler.
Bana soracak olursanız bunların durumu Kur’an’da Allah’ın gökten indirdiği bıldırcını ve kudret helvasını beğenmeyip, Musa as’a: “biz tek çeşit yemek yemekten bıktık, söyle Rabbine de bize başka yiyecek göndersin, yerin yetiştirdiği sarımsaktan, soğandan, sebzelerden versin” diyen ve yararsız olanı yararlı olana tercih ederek kendilerine zulm ettikleri bildirilen İsrailoğulları’na benziyor.[9]
Bunlar da Allah’ın indirdiği Kur’an’ı beğenmeyip, onun yerine atalarını üzerinde buldukları, onların din diye uydurup amel ettiği ciltler dolusu yararsız hurafeleri yararlı olan Kur’an’a tercih etmişler…
Bu yararsız olan hurafelere basit bir örnek vermek gerekirse, insanların büyük bir çoğunluğu Allah’ın Adem as’ı kendi suretinde yarattığına inanır. Oysaki Allah Kur’an’da yarattığı hiçbir şeyin kendisine benzemediğini bize apaçık bildirmiştir:
(İhlas 4) “Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.”
(Şura 11) “O’nun benzeri olan hiçbir şey yoktur.”
Buna benzer din zannedilen ama Kur’an’da yer almayan milyonlarca hurafe ortalıkta cirit atıyor. Kendisini televizyonlarda İslam âlimi diye tanıtan profesörlerin, hacıların, hocaların, araştırmacıların ağzından da bu hurafeler hiç eksik olmuyor. Din diye insanlara bunları tebliğ ediyorlar. İnsanlar da bunlara hoca diye, alim diye inanıyor ve bu yanlış öğretilerini din kabul edip, onlar ile amel ediyorlar…
Peki ama insanlar din olarak amel etsinler diye peygambere indirilmiş bir Kur’an var iken, neden bu alim, profesör, hacı, hoca, şeyh vs ve onlara tabi olmuş insanlar, Kur’an yerine bu yanlış inançlar ile din diye amel ediyor? Ben cevabını vereyim mi?
Onlar ile amel ediyorlar çünkü Kur’an’ın yetersiz olduğunu iddia eden bu insanlar okudukları Kur’an’dan hiçbir şey anlamıyorlar da ondan.
Evet yanlış duymadınız, bunlar Kur’an’ı anlayacak ilme ve bilgiye sahip olmadıklarından dolayı, dini anlamada Kur’an yetersizdir deyip, Kur’an’ı terk edip, kendi arzu ve zanlarına göre bir takım akıl, ilim, bilim, hikmet ve Kur’an dışı şeyler uydurup, din diye onlar ile amel ediyorlar.
O yüzden diyebilirim ki “dini anlamak için yetersiz olan Kur’an değil, insanın kendisidir arkadaşlar…”
O halde “dini anlamak için Kur’an yeterli midir” diye bir soru sormak yerine, bence asıl “Kur’an’ı ve dini anlamak için insan yeterli midir, insan Allah’ın ayetlerde ne dediğini idrak edebilecek ilme, bilgiye, tecrübeye sahip midir, insanoğlu Kur’an’ı anlayacak ve insanlara Allah’ın ayetlerini okuyup açıklayacak, kitabı ve hikmeti öğretecek, onları günahlarından arındıracak, doğruyu gösterecek bilgiye ve ahlaka sahip midir?” diye bir soru sormak daha doğru olur.
Benim kanaatime göre insanların büyük bir çoğunluğu bu ilime, bilime ve hikmete sahip değildir. Neden derseniz, kendimizden örnek vermek gerekirse bizler Türk Milletiyiz ve dilimiz de Türkçe. Ancak şeytan ve adamları sayesinde bize anlamasak da Kur’an’ı Arapça okumanın din ve sevap olduğu öğretilmiş. Şeytan ve adamları o kadar akıllı ki, insanlar Kur’an’ı kendi öz dillerinde okusalar, Allah’ın onlardan ne istediğini anlayacak, dinlerini öğrenecek ve karanlıklardan aydınlığa çıkacaklar. Ama şeytan insanların aydınlanmasını istemiyor, onların karanlıkta kalmasını ve kontrolü altında olmasını istiyor. Öyle değil mi? Dolayısı ile insanlar Kur’an’ı kendi öz dillerinde değil de Arapça okudukları zaman sanki onlara başka bir dilden sesleniliyormuş gibi geliyor ve kitaptan hiçbir şey anlamıyor, karanlıkta kalmaya devam ediyorlar.
Bunun yanı sıra toplum olarak kitap okuma alışkanlığımızda yok denecek düzeyde. Eğitim sistemimizin de dünya ortalamasında sonlarda olduğu ortaya çıktı. Kötü bir eğitim sistemimiz var. Yani insanlarımız Kur’an’ı Türkçe okusalar dahi anlayamayacak kadar yetersiz. Hal böyle olunca da dinini öğrenmek için Arapça ya da Türkçe olarak okuduğu Kur’an’ı anlayamayan birisi için Kur’an elbette ki dini anlamak için yetersiz oluyor ne yazık ki…
Pekii, Allah bize Kur’an’ı kimlerin anlayabileceğini Kur’an’da bakın nasıl bildirmiş:
“Bu Kur’an, âyetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır.” (Sad 29)
“İlimde derinleşenler: “Biz ona inandık, tümü Rabbimizin katındandır” derler. Akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp düşünmez.” (Ali İmran 7)
“Allah, hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, şüphesiz ona çokça hayır verilmiş demektir. Bunu ancak akıl sahipleri anlar.” (Bakara 269)
Ayetlerde bir şey dikkatinizi çekti mi bilmiyorum. Kur’an’ı kendilerine hikmet verilmiş, ilimde derinleşmiş, akıl sahibi insanlar anlar ve öğüt alır demiş.
Hangi ilimde derinleşmiş akıl sahibi insanlar anlıyor Kur’an’ı?
Arap Dili ve Edebiyatı, İslam tarihi, hadis, fıkıh, tasavvuf, mezhep ve benzeri ana bilim dallarında derinleşenler mi? Kur’an’ı Kerim’i Arapça ezberleyip, onu Arapça olarak en güzel şekilde okuyanlar mı?
Yoksa mahallesindeki caminin açtığı Arapça Kur’an kursuna gidip, orada 3 ay Arapça eğitimi gördükten sonra, okuduğundan hiçbir şey anlamadan Kur’an okuyan, sonra da Kur’an’da yazmadığı halde “Kur’an’da böyle yazıyor” diye atalarından, konu komşusundan duyduğu ilim ve hikmet dışı hurafeler ile din diye amel eden insanımız mı?
Yoksa sakalını uzatıp, cüppesini giyip, sarığını takıp, sosyal medyada kendisine tarikat lideri ve din adamı havası yaratan, Arapça bilmeyen insanları “kitapta böyle yazıyor” diyerek Allah ile aldatan insanlar mı?
Üzgünüm ama bunların hiçbirisi dini yani Kur’an’ı hakkıyla anlayamaz ve size açıklayamaz arkadaşlar. Bunların hiçbirisi size doğru ile yanlışı birbirinden ayıracak bilgi ve anlayışı veremez ve sizi doğru yola çıkaramaz.
Yapamazlar çünkü Kur’an’ı Kerim’i anlamak ve anlatmak için bunlara değil, fizik, kimya, biyoloji, astroloji, mühendislik, sosyal ilimler, dünya tarihi vs. gibi aklınıza gelen ne varsa, her türlü konuda az da olsa ilim sahibi olmanız gerek. Bunun içinde okumaya, araştırmaya, sorgulamaya, düşünmeye, öğrenmeye, gelişmeye meyilli bir yapınızın olması lazım…
Neden derseniz Allah Kur’an’da Taha 114’te “Sana vahyedilmesi tamamlanmadan önce Kur’an’ı okumakta acele etme. “Rabbim! İlmimi arttır” de.” Diyor. Müzemmil 4’te de “Kur’an’ı ağır ağır, düşüne düşüne oku!..” diyor.
Bu ne demek? “Aceleci davranıp, Kur’an’dan bir şey anlamadan ayetleri ezberlemeye ve okumaya çalışma; bu kitabı ağır ağır, düşüne düşüne, Allah ayetlerde ne demek istemiş anlamaya çalışarak oku. Anlamak için de ilmini artır, yani bunun gereği olan okuma, öğrenme, araştırma ve düşünme faaliyetlerini bir an bile kesintiye uğratma. İlimde, bilimde derinleş.” demek…
Peki hangi ilimde derinleşeceğiz?
Allah “Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şan ve şerefiniz ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?” (Enbiya 10) diyor.
Bu ne demek? Bir insanın hayatı boyunca görüp, duyacağı, sorgulayacağı, arayacağı, öğreneceği, yapacağı, yapmayacağı, yaşayacağı her şey, bu kitapta açıklanmıştır demek. Hala aklınızı kullanıp bu kitaptan faydalanmayacak, okuyup bu ilimden nasibinizi almayacak mısınız diyor Allah!
Bir insan hayatı boyunca ne görür, ne duyar, ne merak eder, arar, okur, öğrenir ve yaşar? Ne gibi sorular sorar?
Az buçuk eğitimli, sorgulayan, hakikati arayan, öğrenmek isteyen bir insanın “ben kimim, dünyaya nereden geldim, neden buradayım, nasıl yaratıldım, yaşama amacım nedir, yer, gök ve ikisi arasındaki bunca şey neden ve nasıl yaratıldı, şu koca evrende yalnız mıyız, evrende bizden başka canlılar var mı, dünya benzeri başka gezegenler var mı, ölümden sonra yaşam var mı, varsa nereye gideceğiz, doğru nedir, yanlış nedir, Tanrı var mı, din nedir, ne değildir” vs gibi sorular sorması gerekir. Kısacası insan kendisini arar, kendisini bulmak, anlamak, tanımak, bilmek ve kendisini tüm zararlı etkenlerden koruyup, huzurlu bir hayat yaşamak ister öyle değil mi?.
İşte Kur’an size bu soruların cevabını verir. Öyle peygamber nasıl oturuyordu, kalkıyordu, giyiniyordu, yemek yiyordu, uyuyordu, temizleniyordu, dişini fırçalıyordu, tuvalet ihtiyacını gideriyordu, halvete giriyordu, veyahut sigara içsem ya da taharette temizlik yaparken yanlışlıkla arkadan su kaçırsam orucum bozulur mu” ve benzerleri gibi soruların cevabını değil…
Evet Kur’an size evrenin, dünyanın ve insanın yaratılışını, insanın neden yaratıldığını, evrende bizden başka canlılar var mı, öldükten sonra hayat var mı gibi soruların cevabını verir. Çünkü Kur’an, yani İslam, zannedildiği gibi peygamberimizin hayatı boyunca söylediği ve yaptığı rivayet edilen söz ve hareketlerden oluşan bir din değil, gerçekte Kur’an-ı Kerim’deki ayetlerden oluşan bir dindir! Hz. Muhammed’in hükümlerini belirlediği bir din değil, Allah’ın hükümlerini koyduğu bir dindir, Allah’ın dinidir! Kur’an-ı Kerim’deki sözler de peygamberimizin sözleri değil, âlemlerin rabbi olan Allah’ın sözleridir!
Peygamberin kendisi dahi daha önce din nedir, iman denir, kitap nedir bilmez iken, kendisine indirilen Kur’an sayesinde ilime, bilime ve hidayete ermiştir. Kendisine verilen Kur’an sayesinde peygamberlik görevini ifa edebilmiştir. Dinde yalnızca Kur’an ile hüküm verip, amel etmiştir.
Hal böyleyken bu insanlara ne oluyor da dini anlamak için Kur’an yetersizdir diyorlar ve din diye başka kaynaklara yöneliyorlar hayret doğrusu.
Demek ki bunlar Hz.Muhammed günümüzde yaşasa gidip ona İbrahim 9 ve Yunus 15 ayetlerindeki insanlar gibi “Biz, seninle gönderilen şeyi tanımıyoruz, ona inanmıyoruz ve bizi davet ettiğin şeyden bir şüphe içindeyiz. Git bize bundan başka bir kitap getir ya da onu değiştir” diyecekler… Düşünebiliyor musunuz? Müslüman olduklarını iddia ettikleri halde günümüzde hala böyle davranan insanlar var… Ne diyelim… Allah herkese hidayet eğlesin…
Her neyse… Evet arkadaşlar kısacası, Kur’an’ı anlayabilmek için önce onu kendi öz dilinizde okumak gerekiyor, sonra da onda anlatılanları anlayabilecek kadar fizik, kimya, biyoloji vs bilmek gerekiyor. Yani her türlü konuda ilim sahibi olan entellektüel bir insan olmamız gerekiyor arkadaşlar.
Ama siz hayatınız boyunca hiçbir kitap okumaz, belgesel izlemez, araştırmaz, hiçbir bir şey öğrenmezseniz, sadece evde atalarınızdan duyduklarınızla yetinir, üzerine bir de Kur’an’ı Arapça okuyup, ondan hiçbir şey anlamazsanız, elbette dini anlamada Kur’an yetersiz deyip, o tarikat senin, bu tarikat benim, rüzgarda uçuşan bir çöp parçası gibi sürüklenip gider, birilerinin uydurduğu Kur’an ve hikmet dışı ciltler dolusu gereksiz bilgi ile din diye amel eder, kendinize yazık edersiniz. Benden söylemesi değerli arkadaşlar…
Evet, bu konuda söyleyebileceklerim şimdilik bu kadar. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Arzu edenler burada anlattıklarımı youtube kanalımdan da izleyebilirler. Hepiniz Allah’a emanet olun. Sağlıcakla kalın.
[1] Enam 38
[2] Nahl 89
[3] Kamer 17,22,32,40, Duhan 58
[4] Subhanallah, Subhane Rabbiyel Azim, Subhane Rabbiyel A’lâ…
[5] Hac 74, Zümer 67
[6] Cuma 5
[7] Tabu: Kutsal sayılan bazı insanlara, hayvanlara, nesnelere dokunulmasını, kullanılmasını yasaklayan, aksi yapıldığında zararı dokunacağı düşünülen dinî inanç.
[8] Dogma: doğruluğu deneyden geçirilmeden, sınanmadan kabul edilen, olduğu gibi benimsenen ve bir öğretinin ya da ülkünün dayanağı yapılan sav.
[9] Bakara 61
Cüneyt Aktan 23.04.2019
13536 Toplam Görüntülenme 1 Günlük Görüntülenme
5 comments on “DİNİ ANLAMAK İÇİN KUR’AN YETERLİ MİDİR? DİNİN KAYNAĞI OLARAK KUR’AN YETERLİ Mİ?”