Merhaba Arkadaşlar
Bu yazımızda peygamber efendimizin aktardığı rivayet edilen bir hadisi inceleyeceğiz.
Rivayete göre Allah, Azrail as’ı Musa as’ın ruhunu alması için göndermiş. Azrail as Hz. Musa’nın yanına geldiği zaman, ona: “Canını almaya geldim, rabbinin emrine icabet et ve ruhunu teslim et.” demiş.
Bunun üzerine Hz.Musa onun gözünün üzerine bir tokat atmış ve Azrail’in gözünü çıkarmış.
Azrail, gözü öyle çıkmış bir halde Allah’a dönmüş ve demiş ki: “Ya rabbi, sen beni öyle bir kuluna gönderdin ki ölmek istemiyor. Bana tokat atıp gözümü çıkardı.”
Allah meleğe gözünü geri iade etmiş ve demiş ki: “Kuluma git ve de ki: Yaşamak mı istiyorsun? Eğer yaşamak istiyorsan elini öküzün sırtına koy. Elinin örttüğü her bir kıla mukabil bir yıl yaşayacaksın!”
Azrail Allah’ın sözlerine bir şey ekleyip çıkarmadan, Allah’tan aldığı gibi peygambere nakletmiş. Musa as’da meleğe: “Peki bundan sonra ne olacak?” diye sormuş. Azrail “Ölüm!” demiş. Hz.Musa’da: “Öyleyse ölüm şimdi gelsin” demiş ve eklemiş: “Ey rabbim, beni bir taş atım mesafesine kadar Arz-ı Mukaddes’e yaklaştır.”
(Kaynak: Sahihi Buharî, Cenâiz: 69, Enbiyâ: 31; Sahihi Müslim, Fedâil: 157, 158; Nesâî, Cenâiz: 121; Müsned, 2:269, 315, 351, Ebu Hureyre ra).
Evet arkadaşlar hadisimiz böyle. Bu hadis sahih bir hadis midir, böyle bir olay gerçekten yaşanmış mıdır, Allah’ın Tarık 13’de “ Şüphesiz o Kur’an, hak ile batılı ayırd eden kesin bir sözdür.” dediği Kur’an ışığında inceleyelim.
Allah Kur’an’da diyor ki:
Enam 61: “Sizden birine ölüm geldiği zaman elçilerimiz (görevli melekler) onun canını alırlar ve onlar vazifelerinde asla kusur etmezler.”
Enam 8: “Onlar ayrıca “O’na bizim de görebileceğimiz bir melek gönderilmeli değil miydi?” dediler. Eğer biz öyle bir melek indirseydik, her şeyin hükmü verilip yeryüzünde yok edilmeleri gerçekleşmiş olurdu da, onların tevbe etmeleri de beklenmez, kendilerine göz bile açtırılmazdı. Hemen helâk edilirlerdi.”
Araf 34: “Her toplumun bir eceli vardır. Ecelleri gelince ne bir an erteleyebilirler, ne de öne alabilirler…”
Evet arkadaşlar, zannedersem ayetler gayet açık ve net. Ayetlere göre Allah bir kulunun canını almak için bir melek göndermişse, buna hükmetmişse, bunu kimsenin engellemeye gücü yetmez demek… Melekler görevlerini kusursuz bir şekilde yerine getirirler demek. Dolayısı ile Kur’an’a göre böyle bir olay yaşanmamış ve peygamber de Kur’an’a aykırı bir şey açıklayamayacağı için bu hadis de peygamber efendimize ait olamaz demek.
Fakat ne hikmetse Kur’an’a aykırı oldukları için bu hikayeleri peygamber efendimizin söylediğini kabul etmeyen, bunlar ile din diye amel etmeyen mümin insanları hadis inkarcısı, Allah, din, kitap, peygamber düşmanı diye suçlayan ve Kur’an’a aykırı bu tür hikâyeleri peygamber efendimizin söylediğini iddia edip, insanları yanlış bilgilendiren bir takım insanlar olduğunu gözlemliyoruz.
Peygamber efendimiz bile kendisine kötü davrananlara en güzel şekilde karşılık verip, hangi dilden, dinden ve renkten olurlarsa olsunlar, onlara din diye sadece kendisine vahyedilen Kur’an’ı tebliğ ederken, insanlar arasında böyle bir ayrımcılık yapmaz ve bozgunculuk çıkarmazken, bu insanlar nasıl oluyor da insanların başına dinden sorumlu birer bekçi olup, hem bu Kur’an dışı sözleri insanlara din diye tebliğ ediyor, hem bu sözler ile hüküm verip amel ediyor, hem de halkın bir kesimini böyle hadis inkarcısı, Allah, din, kitap, peygamber düşmanı, kafir, gavur vs diye aşağılayıp, diğer bir kesimini de bunlara karşı kin ve düşmanlığa tahrik edebiliyor hayret ediyorum doğrusu…
Kuran’da bırakın ibadet etmeyenleri, Allah’ı inkâr edenlere dahi baskı kurup, onları ibadete zorlamak, etmeyenleri ise aşağılayıp cezalandırmakla ilgili tek bir ifade yer almazken, bu tür davranışlar İslam’a aykırıyken, bunlar Allah’ın peygamberlerine dahi vermemiş olduğu böylesine bir yetkiyi kimden alıyorlar ve Allah adına, din adına böyle garip davranışlar sergileyebiliyorlar gerçekten şaşırıyorum…
Sevgili arkadaşlar, Kur’an’a aykırı olan hadisleri inkar etmek gibi Allah’ın kitapta hiçbir dünyevi ceza koymadığı bir eylem için, kimse Allah’ın kurallarını çiğneyerek, Allah’ın sınırlarını aşarak, insanları aşağılayamaz ve onları dinsizlikle suçlayamaz. Onlar üzerinde baskı kuramaz. Halkın bir kesimini diğer bir kesimine hadis inkarcısı, peygamber düşmanı vs diye düşman edip, yeryüzünde bozgunculuğa yol açamaz…
Bunları yapamaz çünkü:
1) “Allah bozguncuları sevmez” Maide 64
2) “Allah haddini aşanları sevmez.” Maide 87
3) Dini inançlarından ötürü insanları değerlendirip yargılayacak tek otorite Allah’tır.
“O halde tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer.” (Rad suresi 40)
4) Allah kitapta insanları inanıp inanmakta serbest bıraktığını, herkesin birbirinin inancına saygılı olmasını ve inançlarından ötürü başkalarına baskı ve zulm yapmaması gerektiğini bildirir.
“De ki: Rabbinizden gerçek ve hidayet gelmiştir. Öyle ise isteyen iman etsin, isteyen de inkâr etsin!” (Kehf suresi 29)
“Şüphesiz biz insana ömrü boyunca yürüyeceği yolu gösterdik. Artık o ister şükreder, isterse nankörlük eder…” (İnsan 3)
“Rabbin isteseydi, yeryüzündekilerin hepsi mutlaka inanırdı. O halde insanları inanmaları için sen mi zorlayacaksın?” (Yunus suresi 99)
“Biz seni onlar üzerine bekçi göndermedik. Sana düşen, tebliğden başkası değildir.” (Şura suresi 48)
“Sen onların üstüne bir zorba değilsin. O halde, benim tehdidimden korkanlara Kur’an ile öğüt ver.” (Kaf suresi 45)
“Dinde baskı, zorlama yoktur. Doğruluk, sapıklıktan apaçık ayrılmıştır” (Bakara suresi 256)
“Sen Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et.” (Nahl 125)
5) Allah insanların bu tür Kur’an’a aykırı sözlerle değil, peygambere vahyettiği Kur’an ile amel etmelerini emreder.
“İşte bunlar, Allah’ın ayetleridir ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah’tan ve onun ayetlerinden sonra hangi hadise/söze inanıyorlar?! (Casiye 6),
“Allah hadisin/sözün en güzelini, birbiriyle uyumlu ve bıkılmadan tekrar tekrar okunan bir kitap olarak indirdi.” (Zümer 23)
“Artık bundan (Kur’an’dan) sonra, başka hangi hadis/söze inanacaklar?” (Araf 185)
“Rabbinizden size indirilene uyun, onu bırakıp başka dostlara uymayın.” (Araf 3),
“De ki: Onu (Kur’an’ı) kendiliğimden değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben ancak bana vahyolunana uyarım.” (Yunus 15),
“Allah sözün/hadisin en güzelini; âyetleri, (güzellikte) birbirine benzeyen ve (hükümleri, öğütleri, kıssaları) tekrarlanan bir kitap olarak indirmiştir. İşte bu Kur’an Allah’ın hidayet rehberidir. Onunla dilediğini doğru yola iletir.”(Zümer 23)
Peki, kitapta konu bu kadar açık ve netken, Allah’ın hadisleri olan Kur’an ayetlerini terk edip, peygamberimizin söylediği rivayet edilen Kur’an’a aykırı hikayeler ile din diye amel eden, etmeyenleri ise hadis inkarcısı, Allah, din, kitap, peygamber düşmanı diye suçlayıp aşağılayan, halkı kin ve nefrete yönlendiren, yeryüzünde bozgunculuk çıkaran birisi, Allah’ın istediği gibi bir Müslüman olabilir mi? Allah’a yakışan bir kul olabilir mi? Olamaz…
Olamaz çünkü Allah’a yakışan gerçek bir Müslüman, Kur’an’a aykırı olan bu tür hikâyeler ile değil, Allah’ın nuru olan Kur’an ile hüküm verip amel eder. İnsanlara Allah’ın ayetlerini tebliğ eder. Onları Allah’ın ayetlerine davet eder.
“Allah’ın ayetleri sana indirildikten sonra, sakın onlar seni o ayetlerden çevirmesinler. Sen insanları Rabbinin yoluna çağırmaya devam et. Ve sakın Ona ortak koşanlardan olma…” (Kasas 87)
Sadakallahül Azim.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Cüneyt Aktan
16.02.2019
10089 Toplam Görüntülenme 29 Günlük Görüntülenme
3 comments on “MUSA AS. AZRAİL AS.’A TOKAT ATTI MI?”